1- SÜTUNLU CADDE:
27 m uzunluğundaki bölümü birinci ve ikinci kazı döneminde yapılan kazı çalışmalarıyla açığa çıkartılan doğu-batı yönlü Sütunlu Cadde’nin ortasındaki 2.20 m yüksekliğinde, 4.80 m genişliğinde ve 12.70 m uzunluğundaki dolgu toprak, kazılmış ve büyük boyutlu traverten kesme bloklardan oluşan zemin açığa çıkarılmıştır (Figür 1).
Kazı çalışmalarında caddenin toplam 114 metrelik kısmı açığa çıkartılmıştır. Sütunlu Cadde'nin Roma Dönemi kullanımında genişliği 9.50 m iken; olasılıkla MS 400 civarında caddenin kuzeyine, traverten bloklardan, kalınlığı ortalama 3 m, görülebilen yüksekliği yer yer 4.5 metreyi bulan sur duvarı yapılarak cadde genişliği 7 metreye düşürülmüştür. Doğu-batı yönlü Sütunlu Cadde üzerinde Geç Roma Dönemi’nde sur duvarı ile birlikte bir adet savunma amaçlı yapılmış kule ve 2 adet giriş kapısı bulunmaktadır. Sütunlu Cadde çeşitli nedenlerle MS 6-7. yüzyılda kentteki nüfusun azalması ve kentin daha konsantre bir plana bürünmesinin ardından, caddenin güney kısmına yol boyunca 16 cm çapında döşenen iki sıra künk dizisi, kentteki yaşamın devam ettiğini ancak başta Sütunlu Cadde olmak üzere bazı yapıların asıl işlevlerini kaybettiğini, bazılarınınsa işlev değiştirdiğini gösterir.
1. ve 2. arkeolojik kazı dönemlerinde kazısı yapılan Sütunlu Cadde’nin doğu bölümünün, güney kısmında sütun aralıkları 1.95 m ile 2.55 m arasında değişiklik gösterirken, kuzeyde in-situ olarak koruna gelmiş bölümde sütun aralıkları 1.90 - 2 metredir; 2012 yılında açılan caddenin batı kısmında ise sütun aralıkları ortalama 2 metredir. Dolayısıyla Flaviuslar Dönemi imar faaliyetleri içerisinde yapımı gerçekleşen Sütunlu Cadde, daha sonraki kullanım evrelerinde biçim değişikliğine uğramıştır.

a- Sütunlu Cadde Güney Portik:
Sütunlu Cadde’nin güneyinde 3 m genişliğinde, kazısı yapılan alanlar göz önüne alındığında 33.60 m uzunluğa sahip bir portik (sütunlu galeri) açığa çıkartılmıştır (Figür 2).
Portiğin zemini; çay taşı ve harç kullanılarak oluşturulan düzlemin üzerine yapılan çok renkli mozaiklerden oluşmaktadır. Sağlam kalabilen bölümlerinden, mozaiğin ana fon üzerine dağıtılan bitkisel bezemelerden oluştuğu görülmektedir. Ancak mozaiğin sadece küçük bir kısmı günümüze kadar korunagelmiştir.
Portiğin kuzey sınırı; topografyaya uygun olarak döşenmiş yüksekliği 25- 70 cm arasında değişen stylobat ve bunun üzerinde kaide olmaksızın yükselen 3.10 m yüksekliğindeki traverten sütunlardan oluşmaktadır. Yaklaşık 2 m aralıklarla yerleştirilen sütunların her birinde yükseklikleri 33- 45 cm arasında değişen Dor ve Bergama tipinde başlıklar yer alır. Portiğin güneyi ise 90 cm kalınlığındaki traverten, çay taşı ve tuğladan yapılan karışık örgülü bir duvar ile sınırlandırılmıştır. Mevcut veriler ve kazı buluntuları (ahşap çivileri, hatıl karbonları vs.) değerlendirildiğinde doğu-batı yönlü Sütunlu Cadde’nin güneyinde yer alan portiğin üst kısmının ahşap konstrüksiyon ile kapatılarak caddede dolaşanların yağmur ve güneşten korunmaları için bir sütunlu galeri oluşturulduğu tespit edilmiştir. Ahşap konstrüksiyonun güneyi duvar üzerine, kuzeyi ise sütunlar üzerine oturtularak üzeri çatı kiremitleri ile kapatılmış ve belli bir eğim verilerek yağmur sularının caddeye akışı sağlanmış olmalıdır. Buluntular dahilinde portik iç alanının yüksekliği 3.50- 4 m arasında olmalıdır (Figür 3).
b- Sütunlu Cadde Güney Bitişiğindeki Mekânlar:
1 ve 2. Dönem Kazılarında Sütunlu Cadde’nin güney bitişiğinde bir kısmı kazılan ve farklı ölçülere sahip odalardan oluşan sivil mimariye ait olduğu düşünülen mekânlardır. Mekânların kuzey duvarları Sütunlu Cadde’nin güney kısmına yaslanmıştır. Girişler ise güneyde yer alan belli aralıktaki kapılarla sağlanmıştır. Mekânların zeminleri pişmiş toprak taban tuğlaları, traverten vs. gibi çeşitli malzeme ile döşenmiştir.
Sütunlu Cadde ile aynı paralelde doğu batı yönünde birbirlerine bitişik ve sıralı olan 6 adet mekândan dördü içerisinde kazı çalışması yapılmıştır. Kazı çalışmalarıyla söz konusu mekânların Erken Bizans Dönemi’nde kullanıldığı ancak ilk kullanımının Geç Helenistik Dönem’e kadar gittiği yapılan sondaj çalışmalarında ele geçen seramikler ve Erken Bizans Dönemi’ne tarihlenen mekân zeminlerinin altında devam eden 1.5 m yükseklikteki duvar kalıntıları ile saptanmıştır (Figür 4).